Aslında çok başka bir konuyu yazayım diye günlerdir üzerinde
düşünüyordum. “Ego Savaşlarını” yazacaktım, saklamaya gerek yok! Ara ara notlar
alıyor, gün içerisinde bazı cümleleri zihnimde toparlıyordum… Bir tek kelime,
ego üzerine yazacaklarımı uzayın boşluğuna fırlattı desem? Belki de bir
kuyruklu yıldızın peşine takılmış gidiyordur, bilmiyorum.
“Şaşırmak” kelimesinden türemiş bir başka kelimeyle, ego
konusu yerini tatlı bir şaşkınlığa bıraktı.
“Şaşkın, şaşkınlık, şaşırmak ve şaşırtmak” kelimeleri teker
teker kızıl toprak üzerinde hayat buldu. Şaşkınlığımı gizleyemediğim konuları
düşünüyorum iki gündür. Şaşırdığım olayları, beni şaşırtan insanları hatta bazı
şaşkın durumlarımı… Kimi duruma gülüyorum, kimine sinirleniyorum, kimi için
üzülüyorum. Neye şaşırırsam şaşırayım, bana yaşattığı duygu farklı oluyor. Oysa
tek bir kelimenin bir insana yaşatabileceği farklı duyguları genelde daha
duygusal bir kelimeye bağlarız değil mi?
Yanınızda üçüncü kişiyle ilgili atıp tutan birini, o kişiyle
samimi bir şekilde konuşurken gördüğünüzde; adil olmaktan, eşit davranmaktan dem
vuranın yanlılığına rastladığınızda; beklemediğiniz bir anda ummadığınız bir
cümleyle karşı karşıya kaldığınızda karşılığı olan tek bir kelime var : “Şaşırmak”.
Her ne kadar farklı duygular yaşatsa da…
Bu tek kelimenin bende oluşturduğu sevinç, hayal kırıklığı,
kahkaha, gözyaşı, öfke, merhamet kısaca tüm duygu yelpazesi aslında insan
olduğumun, dahası insan kalabildiğimin tek kelimeyle özeti değil mi?
Sadece insanların bazı davranışlarına maruz kaldığımızda mı
şaşırıyorduk? Hayatın kendisi de başlı başına, o tek kelimeyle onlarca duygunun
içine bizi karıştırmıyor muydu? Hayallerimizin önüne setler çekildiğinde,
beklentilerimiz gerçekleşmediğinde, her şey yolunda giderken aniden bir elin her
şeyi alt üst etmesiyle de karışıyorduk. Hep olumsuzluklar değil oysa bizi
şaşırtan durumlar değil mi? Doğum gününüzde hediyelerin gelmesi, tatlı tatlı
mesajlar okumanız sizi mutlu eden güzelliklerden biri. Ya doğum gününüz
haricinde bir günde sürprizlere, hediyelere boğulursanız? Ardı ardına
güzellikleri yaşasanız? Bu kendiliğinden gelen doğum günü sizi şaşırtmaz mı?
Duyguların yetenekle kuvvetli bir bağı vardır. Aşk, öfke,
nefret, kaygı, hayal kırıklığı, kıskançlık, korku, merak, sevinç, özlem, şefkat
ve sizin ekleyeceğiniz tüm duygular yetenektir. Her insan aynı düzeyde kıskanamaz,
korkamaz, özleyemez, aşık olamaz, sevinemez, kaygılanamaz. Tüm duyguları farklı
düzeylerde yaşamamızın o duyguya dair yeteneğimizle doğrudan ilgisi vardır. O zaman
ben bu durumu değerlendirerek, şaşırmanın da yetenekle ilgilisi olduğunu Aristo
sever birisi olarak söyleyebilirim size. Yani “Hayat acıdır, biber de acıdır, o
zaman hayat biberdir” dediği gibi Aristo’nun; şaşırmak da yetenektir, şaşırtmak
kadar! Duygular insan kalabilmenin en önemli kıstasıysa, herkes aynı düzeyde
insan kalamıyor demektir…
Dünya Gülümseme Gününde hepimiz için en güzel temennim, en
güzel şekilde insan kalabilmemiz. Şaşırıyor ve şaşırtıyorsanız, kıymetini bilin
derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder