“Yarın” kelimesi size ne ifade ediyor?
Geleceği mi? Ben size “yarın” kelimesinin geleceği ifade etmediğini, aksine
geçmişi ifade ettiğini söylesem? Zamanı tanımlayan bu kelimeye farklı bir anlam
yüklemeden, derinliğine inmeden tamamen geçmiş anlamında kullanarak üstelik? Çıldırdın
mı? Ne demek istiyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Evet, iki küçük çocuğa göre bu
kelime, “dün” olarak kullanılıyor. Herhangi bir sorun var mı? Bence yok,
nasılsa zamanı geldiğinde bu iki kelime yerinde kullanılacak. Bir sonraki ve
bir önceki gün kavramlarının doğru kullanıldığını gördükten sonra kelimelerin
karmaşasına takılmamak gerekiyor.
Gelelim başlığa; S+V+OBJ, birçoğumuzun yabancı dil öğrenirken aşina olduğu kalıp ya da formüldür. Öğrenim hayatımızın bir kesitinde mutlaka bunlarla karşılaşmışızdır. İfade etmeye çalıştığımız neredeyse her durum için bu formülle yola çıkmışızdır. Önce kuralları bilelim ki, sonra bu kurallara göre cümleleri kurarız, öyle değil mi? Değil! Baştan sonra değil hem de! Bu formüle göre, bir dil öğrenilseydi ( gerçek öğrenme), bilgisayarlardaki sistem gibi tıkır tıkır bir sürü dil kullanıyor olurduk! Bir dili kullanmak, hatta yaşamak ile o dili öğrenmek bir birinden çok farklıdır.
Dili kullanmaktan kastım, sevginizi ifade etmeniz, hoşlanmadığınız bir durumu belirtmeniz, yanlış gelen bir yemeği değiştirmeniz, havaalanında karışan valiziniz için yetkililere köpürmeniz ya da yürürken birine çarptığınızda özür dileyebilmenizdir. Bu örnekleri gün içerisinde ihtiyaçlarınıza göre arttırabilirsiniz. Yani dil, hayat gibi dinamiktir. Bazen bir durumda “biz henüz bu konuyu öğrenmemiştik ama!” dersiniz. O öğrenmediğiniz durumlarda, şimdiye kadar size öğretilen kalıpların kurtarıcı olmadığını anlarsınız, birden tüm kalıplar sıfırlanır. İşte o zaman da şimdiye kadar öğrenmiş olduğunuz kelimelerle, kalıpların dışında bambaşka cümleler kurarsınız. Elbette kalıp insan değilseniz!
Bir dil öğrenmek, hayatı yaşamanın ta kendisidir. Ummadığınız bir anda, aşil topuğunuzdan vurulduğunuzda, sisteminiz yeni bir baş etme yolu çıkarır karşınıza. Ya da neyle karşılaşacağınızı bile bile yola devam ettiğinizde, daha önce hiç fark etmediğiniz bir mola yerinde durur, keyfini çıkartırsınız. Elbette kalıp insan değilseniz!
Keyfini sürmek de, yeni bir mücadeleye girmek
de, baş etme yollarında yeni keşifler de kalıp insanların bilemeyeceği
durumlardır. Onlar, böyle durumlarda
daha önce ezberlediklerini uygulamaya çalışırken, sadece belli sonuçlara
odaklanarak, süreci kaçırırlar. Oysa bazen, sürecin yaşattığı mutluluk, hüzün,
acı, sonuçtan daha güzeldir.
Dil, hayattır. Hayat, tüm evrenle ve evrenin her zerresiyle etkileşimdir. Bazen bir zerre, etkileşim halinde olduğunuz tüm evrene ışık saçabilir ya da o evreni alt üst edebilir. Sonuç size ne hissettirirse hissettirsin, kendi evreninizde yaşadığınız duyguların tadını damağınızda hissediyorsanız, yani gözyaşınızı saklamıyor, kahkahanızı kısmıyorsanız, siz kalıp insan değilsiniz! Yaşıyorsunuz!