11 Haziran 2016 Cumartesi

BALONLAR VE KUM TORBALARI

    Kapadokya'da hiç sıcak hava balonuna bindiniz mi? Benim henüz öyle bir hikayem olmadı. Fırsat olsa sıcak hava balonuna binme cesareti gösterir miydim? İnanın, bilemiyorum. Biraz ürkütücü geldiğini itiraf etmeliyim. Sabahın çok erken saatlerinde, büyülü Kapadokya manzarasını bir balondan izleme fikri bile kalbimin sıkışmasına sebep oluyor.

    Beni ilgilendiren, onlarca metre yükseklikten büyülü Kapadokya manzarasını  bir balonda izlemek değil de, o balonun etrafındaki kum torbalarının ne zaman ve nerede işe yaradığı. Balonun içinde, gökyüzünde süzülürken ( diğer tüm balonlarla beraber), aşağıda görebileceğim manzara ya da süzüldüğüm o an ne kadar yaşanmaya değer olursa olsun, o kum torbaları da bizimle beraber uçmayacak mıydı? İhtiyaç olsa da olmasa da, balonun etrafında bizimle birlikte, gittiğimiz her yere gelmeyecek miydi? Ne zaman rahatsız ederdi kum torbalarının balonun etrafında oluşu da onları atardık?

    Öyle sanıyorum ki beni tanıyanlar konuyu nereye getireceğimi tahmin ettiler. Evet, yüklerimize, sorumluluklarımıza, mecburi işlerimize, üzüntülerimize, acılarımıza, telaşlarımıza, gerginliklerimize... Ve sizin de okurken eklemek istediğiniz her kelimeye...

     Gökyüzünde süzülen tüm balonlar, birbirine çarpmadan, kendi sistemlerini de bozmadan uçmalıydı; uçmalıydı ki bir ahenk oluşsun. Balonların içinde yeterli sayıda insan olmalıydı, fazlası balonun uçuşunda sorun oluştururdu. Balondan tüm manzara görünmeliydi ki böyle bir deneyim yaşanmaya değer olmalıydı. Buradaki deneyimin romantik bir anı olarak zihinde yer etmesini etkileyecek hava koşulları ve rüzgarın yönü de iyi hesaplanmalıydı. Ancak, bir balon uçuşunda bazen her şey hesaplandığı ya da kontrolde tutulduğu gibi gitmezdi, öyle değil mi? Bazı acil durumlarda, kum torbaları aşağıya bırakılmak zorundaydı.

    Şimdi kum torbalarının aşağıya bırakıldığı ya da bırakılması gerektiği zamanları nasıl anlıyorsunuz? Size soruyorum! Kendi hayatlarımızı birer sıcak hava balonu olarak düşündüğümüzde, hangi durumlarda kum torbalarını rahatça uçtukları yerden alıp, hızla aşağıya atıyorsunuz? Tehlikenin en son anında mı yoksa tehlikeli olabilir diye düşündüğünüz zamanlarda mı?

    Mutlu olduğumuz durumlar ne kadar göreceli ise, mutsuz olduklarımız da ayrışıyor aslında birbirinden. Benim "yoruldum" dediğim an, belki sizin için çoktan tükendiğiniz bir andır. Ya da bir başkasının "ben bununla baş edemem" diyerek tükendiği bir an, benim için bir başlangıç bile olabilir. Ağrı eşiği gibi: hayatı yüklenmek ya da o yükü taşıyabilmek. Bence tüm bu farklılıklar arasında önemli olan, tüm yükleri nasıl taşıdığımız, yani baş edebilme yöntemlerimiz. Aslında bir de bu yüklere karşı bağlılık düzeyimiz ki bu da belki başka bir yazının konusu olabilir. Sadece bazı insanların üzülmeye ya da yorulmaya meyilli olabileceklerini anımsatayım isterim size.

    İster manzara seyretmek için, ister romantik bir an yaşamak için, ister yaşam deneyimimize bir anı daha eklemek için balonla uçmak isteyelim, sebebi ne olursa olsun hiç fark etmez; yük olarak hissetiğimiz an kum torbalarını salıvermek önemli olan.İşte o zaman uçuş daha sağlıklı olacaktır. En azından güzel bir uçuş deneyimi için riskleri azaltmış olacağız.

    Kum torbalarını salıverme tarzınızda, önceliklerinize göre yüklerinizi hafiflettiğinizi düşünelim: yani öncelikle hangilerini atmak istersiniz? Birden fazla kum torbası ile dolaştığımızı düşünüyorum şu dönemde. Bazen sadece günün 24 saatine yetişebilme çabası bile başlı başına bir kum torbası oluyor. Can alıcı kısım ise o kum torbalarını bilerek ve isteyerek mi taşıyoruz, yoksa olmazsa olmazlar olarak mı sunuluyor bize? İşte bunun ayrımına varmak bile hayatınızdaki bir kum torbasını atmanızı sağlıyor.

    Size yük olan, her bir kum torbasını düşünün; bazen uçmak için yükleri hafifletmek gerekiyor. En azından bir kaç tanesini bıraktığınızda, daha keyifli bir hayatı yaşamaya başlıyorsunuz. Daha az yorulmak, daha az düşünmek, daha az sorumluluk almak, daha az koşturmak daha çok nefes almak demek!

Keyifli uçuşlar dilerim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder