6 Eylül 2017 Çarşamba

AYNADA ÇARPIŞAN NÖRONLAR



Ayna nöronlar, 1990’larda Parma Enstitüsünde beyin üzerine yapılan bir araştırmada keşfedilmiştir. İlerleyen yıllardaki çalışmalarla ayna nöronların duygularımız, davranışlarımız ve öğrenme becerilerimizdeki rolü şekillenmeye başlamıştır. Esnemenin bulaşıcı olması, üzümün diğer üzüme bakarak kararması, kan aldıran birini gördüğümüzde bizim de kolumuzda acı hissetmemizin başrol oyuncusu oldukları ortaya çıkmıştır. Bu oyuncuların bilimsel araştırmalardaki sonuçlarıyla sizi boğmak istemiyorum. Biraz sonra anlatacaklarım ilginizi çekecek olursa, özellikle İngilizce bilenlerin “Theory of Mind” anahtar kelimesi ile karşılaşacakları sürprizleri kendilerine bırakıyorum.

Hepimiz, özellikle ilk üç yılımızda gözlemleyerek ve taklit ederek öğrenmeye başladık. Basitçe öğrenmenin temelinin taklit olduğunu söylesem, şaşırtıcı olmayacaktır sanıyorum. İşte bu sevgili nöronlarımız sayesinde yürüyor, el sallıyor, tel sarar yavrum oynuyoruz. Gördüğümüz davranışı, uyguladığımızda öğrenme gerçekleşmiş oluyor. Konuştuğumuz dili öğrenmemizde de bu güzelim nöronların etkisi yadsınamaz. Şimdi şaşırtıcı kısma geliyoruz: Sadece davranışlarımız değil, duygularımızın pek çoğunun da başrol oyuncusu oluyorlar. Tuttuğunuz takımın maçını izlerken öfke, sevinç, kazanma hissi; bir film seyrederken ağlama, oyuncuya kızma… Gördüğümüzü aktardığımız, sanki biz yaşamışız gibi hissettiğimiz müthiş bir yetenek ile karşı karşıyayız. İşte burada empati bizi bir reverans ile karşılıyor. Karşımızdaki bir insanın anlattığı bir olayda onun gibi hissedebildiğimizde, acıyı, mutluluğu, hüznü, öfkeyi yaşamış gibi paylaştığımızda… Empati yeteneğimizin dışa vurumu, ayna nöronlarının iletişiminden geçiyor. Bazı bilim insanları, “vicdan” gibi varoluşumuzun en temel durumunun bu nöronlara bağlı olduğu sonucuna ulaşıyorlar. Bu da empatinin, DNA kodlarımızda hâlihazırda var olduğu anlamına geliyor, eğer ayna nöronlarında herhangi bir hasar yoksa.

Ayna nöronlarımızla, hem bireysel hayatımızı hem de birlikte olmayı inşa ediyoruz. Hayata bakış açımızı oluşturuyoruz. Temel sağlamsa, diyecek söz yok elbette. Benim bu araştırmalar arasında en etkilendiğim kısma gelirsek: Doğuştan bu kodlama ile var oluyorsak ve bu yeteneği geliştirilebilmek bizim elimizdeyse; ayna nöronlarımızı tamamen neden iyiliğe ve mutluluğa yönlendirmeyelim? Güzel olan her şeye yöneldiğimizde, beynimizin içinde güzelliklere dair duyguların nöronları ışık saçıyor (gerçek MR görüntülerine bakıldığında).

Aynanın karşısına geçip, kendinize gülümseyin. Şu an hiç gülümseyecek havamda değilim, diyorsanız, şakacıktan da olsa yapın bunu. Kendinize karşı ayna nöronlarınızı harekete geçireceksiniz ve bir süre daha böyle hissettiğinizde, duygularınız davranışa dönüşecek ve mutlu olacaksınız. Mutluluğu taklit ederek mutlu olmak, en basit öğrenme becerisiyle gerçekleşecek kadar kolay. Davranışların duyguları etkilemesinin tam tersini söylüyorum: DUYGULARINIZ DAVRANIŞLARINIZI ŞEKİLLENDİRİYOR. Bu yaptığınız, “Günaydın kendim, bugün çok mutlu bir gün geçireceksin!” ya da “Pozitif enerji yolluyorum” gibi enerji uzmanlarının ya da yaşam koçlarının kullandığı türde masallardan değil. Evrene pozitif enerji yollama hiç değil! Beyninizin iyonlarının harekete geçmesinden bahsediyorum.

İş burada, sadece kendinizle de bitmiyor. Karşımızdaki insanın duygularını hissetmekten bahsediyorsak, insan ilişkilerindeki duygular da bu işin içinde. “Gülmek bulaşıcıdır.” “Mutsuz insanlardan uzak dur” gibi cümleler, bilimsel araştırmalarla şehir efsanesi olmaktan çıkıyor. Hepimiz birbirimizin aynasıyız.

Kopyala-yapıştır özelliği ilk kez tanıtıldığında, salonda bulunan insanlar tarafından coşkuyla alkışlanmıştır. Beynin ve bilgisayarların birer bilgi işleme mekanizması olduğu düşüncesinden yola çıkarak ayna nöronların, kopyala-yapıştır özelliğine ilham vermiş olması uçuk bir fikir olmaz sanırım.

Eğlenceli bir şarkı dinlediğimizde keyifleniyorsak, mutluluğu paylaştığımızda arttırıyorsak, karşımızdaki insanın ne hissettiğini az çok anlayabiliyorsak; güzel olan her şeyi kopyala- yapıştır yapalım ki insanlık kazansın. Yükseltin ayna nöron aktivitelerinizi, tamamlandığınızı hissedeceksiniz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder