8 Aralık 2016 Perşembe

NOEL BABALAR VE KUTUP YILDIZLARI DÖNGÜSÜ

Yeni yıl yaklaşırken, her yıl olduğu gibi bir Noel Baba tartışmasıdır yine aldı başını gidiyor. Noel Baba’nın aslında bir İskandinav öyküsü olduğu, kuzeyden Amerika’ya, yeni kıtanın keşfiyle taşındığı, ancak asıl Noel Baba karakterinin 19. Yüzyılın başlarında ilk kez bir şiirde tanımlandığından bahsedilir*. Noel Baba’nın hayallerden ve sanattan ortaya çıktığı da aynı kaynakta vurgulanmıştır.

Bu konunun beni ilgilendiren tarafı ne karakterin dini bir figür olarak karşımıza çıkması, ne çılgın alışveriş zamanının öne çıkan karakteri olması, ne de nereden doğduğu. Bizim öğrendiğimiz kadarıyla bu karakter, dünyadaki çocukların yazdığı mektuplarla istediklerini onlara ulaştırmasıyla yaşam kaynağını besler. İşin bu kadarı bile beni bir masalın ortasına götürüyor. Gerçi günümüzde uçlarda yaşadığımız doğru! Bir kısmımız hayallerine kolaylıkla ulaşabilirken, bir kısmımız o hayallere ulaşmayı hayal bile edemiyor. Bir bakıma dünya geçmişten bugüne hiç değişmiyor. “Herkes hayallerine ulaşsaydı nasıl olurdu, çok romantik bir fikir.” diyebilirsiniz içinizden bana. Olsun, bence hayallere ulaşmak hayali de hayal kurmak da var oluşumuzun önemli bir boyutu. Hayalsiz yaşayabilen insan var mı?

Hayatınızdaki Noel Babaları düşünmenizi istiyorum. Eğer Noel Baba fikri sizi rahatsız ediyorsa bu insanlara Kutup Yıldızı da diyebilirsiniz. Adına ne derseniz artık! Hayallerinizi önemseyen, onlara ulaşmanız için destek olan, paylaşan, cesaret veren ya da hayallerinizi gerçekleştirmeniz için tüm yolları açan insanları düşünün! İyi varlar değil mi? Ya da tam tersi kendinizi, sizin bizzat birilerinin, çocuğunuzun, öğrencilerinizin, sevgilinizin, eşinizin, kardeşinizin… Kimlerin Noel Babası ya da Kutup Yıldızısınız? İyi ki varsınız değil mi? Kimimiz hayallerimizi gerçekleştiren insanlardan, kimimiz birilerinin hayallerini gerçekleştirmekten mutlu oluyor. Hangi taraftaysanız, bunun bir önemi var mı? Sonuçta her iki tarafta da mutlu oluyoruz. O zaman burada ortaya çıkan asıl amacın mutluluk olduğunu söyleyebilir miyim? Söyledim bile!

Nerede arıyorsanız mutluluğu, aramaktan vazgeçin. Mutluluk herhangi bir yerde değil, herhangi bir yığının ardında değil. Mutluluk, Kutup Yıldızı olan insanın gözlerinin içinde ya da tam tersi sizin gözlerinizin içinde. Mutluluk, üzerine sayfalarca yazabilirim. Farklı ülkelerde mutluluk üzerine çalışmalar yapan uzmanlar binlerce kişilik salonları, mutluluğu arayan insanlarla dolduruyor. Hayallerin gerçekleşmesine katkı sağlandığında, buradaki asıl mutluluğun bir kadının istediği mücevher, bir çocuğun istediği oyuncak, bir erkeğin istediği deri cüzdan gibi madde olarak elde edilen şeyler olduğundan bahsetmiyorum. Buradaki asıl mutluluğun, ruhsal bir değerden, belki birinin hayallerini sonuna kadar dinlemekten ve ona destek olmaktan, belki cesareti kırıldığında “vazgeçme” diyen o sesten ve her ne sebepten olursa olsun kendi öz benliğinizin “özel” olduğunu hissettirmekten bahsediyorum. Yani varlığınızın her yönüyle değerli olduğunu hissetmektir asıl mutluluk! Ya da varlığının değerli olduğunu hissettirebilmek! Değerli olduğunu öncelikli hissettireceğiniz insan kim peki? Çok fazla sıralamayla uğraşmayın derim: listenin ilk başına kendinizi yazın! Değerliyiz, hepimiz! Yapabildiklerimiz ve yapamadıklarımızla; öfkemiz ve sevgimizle; hırçınlığımız ve şefkatimizle… Her şeyimizle, bu dünyanın en değerlisiyiz.  

Önce kendi Kutup Yıldızınız, kendi Noel Babanız olmanız, sonra hayatınızdaki diğerleri, artık nasıl adlandırırsanız, siz bilirsiniz… Gerçek mutluluğun var oluş sebebimizde olduğunu düşünüyor, bu ruhsal doyumda gerçekten benliğimize yani sadece bize değer verenlerle ve bizim sadece kendi benliklerine değer verdiklerimizle çoğaldığına inanıyorum. Fazla masalsı gelebilir size, olsun ben masalları çok severim…

 *Akın,Sunay ( 2016, 7’den 70’e, 4. Sayı, sy-18-19)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder