5 Aralık 2016 Pazartesi

UÇUŞ MODU


     Ne kadar bağımlıyız? Teknoloji ya da herhangi bir madde bağımlılığından ziyade, genel anlamda hayatınızın tüm zerrelerini kaplayan bir bağımlılık türünden bahsetmek istiyorum. Mesela sonuç bağımlılığından, mesela güçlülük bağımlılığından, değersizlik bağımlılığından, neşe bağımlılığından, incitme bağımlığından, alınganlık bağımlılığından, mesela yüksek dağlar bağımlılığından. Bizi dışarıdan bakıldığında tanımlayan bazı sıfatların ya da alışkanlık sandığımız bazı davranışların birer bağımlılık olduğunu iddia ederek belki de bir çılgınlık yapıyorum. Yapayım, nasılsa bir Marslıyım.

  Bağımlılığın tanımlandığı yoldan gidiyorum, bağımlı olunan maddenin ortadan kalkması durumunda yaşanacak örselenmeyi, alt üst olmayı düşünerek ilerliyorum. Nasıl bilinirsiniz? Nasıl tanımlanırsanız? Ya da kendinizi nasıl bilir, nasıl tanımlarsınız? Her iki bakış açısının da aritmetik ortalamasını almanızı istiyorum.

    Peki ya aslında bu tanımların çoğunu bağımlılıktan taşıyorsanız? Bırakın başkalarının bizi nasıl değerlendireceğini, bazen insan kendine bile bazı şeyleri itiraf etmeye korkmuyor mu? Korkuyor ki ara sıra kaygı kökenli hastalıklar yaşıyor, sırtında yük haline gelen o “ETİKETİ” söküp atamadığından, fark etmeden kendiyle girdiği bir savaşı kazanmaya çalışıyor. Üzgünüm ama benden beklediğiniz o cümleyi kuramayacağım, bağımlılıktan kurtulmak öyle kolay bir şey değildir. Ciddi bir mücadele gerektirir, cesaret ister en başında, kararlılık şartlı bir durumdur burada. Bütün bunların gerçekleşmesi için ise elinizde “FARKINDALIK” denilen bir ışın kılıcı olmalı ki her bir mücadelede ETİKETİN bir parçasını da söküp atabilesiniz sırtınızdan.

    İşte uçuş modunu burada devreye sokmak belki de en iyi seçenek oluyor. Şöyle ki nasıl uçuş modunu açtığınızda, dışarıdan sizin zamanınızı alan, sizi tutsak eden o akıllı telefonu ya da tableti kendi isteğinize göre kullanma imkânını elde ediyorsanız, hayatınızın da bir uçuş modu var. Hayatınızın uçuş modu, sadece aramalara ve internete karşı size bir kalkan oluşturmuyor, kendinize karşı da sizin kontrolünüzü size veriyor. Bir kere dış seslere kendinizi kapatıyorsunuz, birileri istediği kadar enerjinizi düşürmeye çalışsın, size ulaşamıyor. Birileri istediği kadar size değersizlik duygusu aşılamaya uğraşsın, yaptıklarınızı ya da sizi eleştirsin, bütün bu seslerin o anda ulaşamadığı alanda oluyorsunuz. Sadece ihtiyaç duyduğunuz kısımda, kendinizi kendinizden bile koruyorsunuz. Yani uçuş modu, etiketlerinizin söküldüğü alan oluyor.

    Kendi iç sesinizi kısmayı benden daha iyi bileceğinizi düşünerek, dış sesleri uçuş moduna almanın da kısa yolunu söyleyeceğim: SIRADANLAŞTIRMAK! Dış seslerden yoruldunuz mu? Sıkıldınız mı? Enerjinizi mi sömürüyorlar yoksa kafanızı mı karıştırıyorlar? Adı ne olursa olsun, önemli olan size yaşattığı olumsuz ruh hali. Bundan kurtulmanın en iyi yolu, benim gezegenimde sıradanlaştırmaktır. Tıpkı her gün yürüdüğünüz yolun kenarındaki taşlar gibi, dükkânlar gibi… Eve gelir gelmez çantayı kapı girişinde bir yere atıvermek gibi… Öyle basit, öyle sıradan, öyle burnunuzun ucuna düşen gözlüğü bir hamleyle düzeltmek gibi. Yapabilirsiniz! Oluyor, sadece duymak istemediğiniz dış sesi uçuş moduna alın, yeter…

    Bütün bunlar için ise, biz yetişkinlerin unuttuğu bir şeyi yeniden hatırlamamız gerekiyor! Sürecin tadını çıkartmayı… Çocuklarla birlikte bir yere gidiyorsunuz, siz o yere yetişme ya da evden bir an önce çıkma telaşındayken, çocuklar giyinirken oyun oynuyor, bir türlü tek hamlede o ayakkabılar giyilmiyor. Kapıyı kilitlediğiniz an, Piramitlerin sırrına erişmiş bilim adamı gibi mutlu hissediyorsunuz kendinizi. Peki, siz kapıyı kilitlemeye odaklanmışken neden çocuklar hazırlık kısmında eğleniyor? Çocuklar, sürecin tadını çıkartırken, biz yetişkinler sonuca bir an önce ulaşmanın gerginliğini yaşıyoruz. Aslında yazının en başından sonuna kadar anlatmaya çalıştığım sadece bu kadarcık: sürecin keyfini sürmek! Sonuç odaklılık bazılarımız için ciddi bir bağımlılık. Sürecin keyfini yaşadığımızda, kendiliğinden uçuş modunu da devreye sokuyor, dış sesleri de sıradanlaştırıyoruz. Çünkü bazen sonuçlar, süreç kadar mutlu etmeyebiliyor ya da sürecin keyfini iliklerimize kadar sindirebilirken, sonucun sadece o anlık duygusunu yaşıyoruz.

Sonuç bağımlılığından kurtulmuş bir Marslı olarak, sürecin keyfinin tozlarını da size üfledim. Farkındalık düzeyiniz yüksek olsun efendim, keyifli süreçler…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder